Ne Çekmişsin Be Adam!
Bir umut abidesi,
Bir şelale, bir çağlayan
Deli akan bir nehir
Bu Nazım Hikmet Ran bizim
Bağrımızdan kopan, kopartılan
Kopartıldıkça çoğalan,
Ünü dünyayı saran
Kolları, Piraye, Vera ve yedi kadını saran
Lakin Çocuğunu saramayan
Yaraları saran
Yarasını saramayan
Bu Nazım bizim
Kurşun olmuş kalemi, tuş tuş gönüllere vuran
Dönüp kalbini angina pektorise vurduran
Kahırdan lütfa uğrayan
İyi ki Türkçe yazıyor dediğim
Şair-i Azam
Ne çekmişsin be Adam!
Çektirmişsin de kadınlarına
Yine de onların gücüyle kalkmışsın ayakta
Hani bugün olsan var yaa
Çarpardım iki laf sana bu konudan
Kör ölür badem gözlü olur
Kel ölür sırma saçlı olur
Derler ya, bu sende tam tersi
Ne kör idin ne de kel
Sen öldükçe yaşadın
Haberin oldu mu bilmem?
Bursa Cezaevinde bir mahkûm
Elbette ki kaldı etkin altında
Kimler kalmamıştı ki?
Varınca köyüne, başvurdu mahkemeye
Bundan gayrı Nazım’dır evladımın adı
Niyazi demiştim şimdiye dek
Ah dile geleydi de söyleyeydi
Vakti zamanının gözde kaplıcası
Çekirgenin Servinaz’ı
Nasıl mapuskonuk eyledi seni
Demişti ki bir gün genç yaşındaki yöneticisi
Seni getiren Memede
Niye her seferinde başka biriniz getirir üstadı?
Ne dese beğenirsin?
Korkuyorlar, bizi komünist yapar diye
Hey gidi koca çınar, hey gidi azgın nehir
Aydınlık yüzünü aydınlatan
Sarı kıvırcık saçların, engin mavisi parlak gözlerin
O boyun, posun heybetinle dün gibi aramızdasın hala, dünden de çok
Biz gitsek de sen hep var olacaksın
İyi ki varsın!
Bu Nazım, bu memleket bizim!