Şimdi Değilse Ne Zaman?

Hayat, en beklenmedik anlarda karşımıza çıkan zorluklarla şekillenir. Ne kadar plan yaparsak yapalım bazen hayallerimizle gerçeklerimiz arasındaki mesafe, içimizde derin bir boşluk bırakır. Bu boşluğu doldurmanın tek yolu, umudumuzu kaybetmemek ve her yeni günde bir adım daha atabilmektir.

Her geçen gün dünya, daha karmaşık ve zor bir yer haline geliyor. Her köşede, bizi hazırlıksız yakalamak için bekleyen korkularımız var. Bir şeyleri beklerken belirsizliğin yarattığı kaygı, elimizden bir şey gelmediğinde içimize düşen çaresizlik ve ruhumuzu tüketen duygular en büyük engellerimiz oluyor. Zorlukların nereden geleceğini tahmin etmek neredeyse imkansızdır. Belki sevdiklerimizden, belki işimizden, belki çevremizden ya da en derin iç dünyamızdan... Ancak bizi bunlara karşı koruyacak tek şey, umudumuzu canlı tutmak ve onu yaşatmaktır. Umut, en karanlık gecede parlayan bir yıldız gibi bize ışık tutar ve güvenli limanımıza taşır.

Zorluklar, bizi anlık olarak durdurabilir veya yaralayabilir. Ama her engel, içimizdeki gücü keşfetmek için bir fırsat olabilir. O zaman, durup beklemek yerine, kendimize şu soruyu sormalıyız: “Şimdi değilse ne zaman?”. Duyduğumuz bir şarkı, bir söz veya bir davranış, en çaresiz anımızda içimizdeki isyanı ateşleyebilir. Ancak unutmayalım ki zorlukları aşmak için ihtiyacımız olan tek şey yine içimizdeki umut ışığı ve cesur bir adımdır.

Dünya, tam anlamıyla bu döngü üzerine kuruludur. Mevsimler, evrenin ve hayatın her aşamasını şekillendirirken, varoluşun derin izlerini bırakır. Yaz usulca sonbahara sarılır, sonbahar kışa doğru ilerler, kış, bir umutla ilkbaharı beklerken, ilkbahar coşku ve özgürlükle yaza kavuşur. Umut, tıpkı mevsimler gibi bazen bir çiçek açar, bazen karanlıkla her şeyi sarar, bazen ise içimizi sıcak bir ışıkla aydınlatır. Ama her durumda umut, tıpkı mevsimler gibi bizden emek, değer ve çaba ister. O emek ve çabayı şimdi değilse ne zaman göstereceğiz? Çünkü tıpkı Yunus Emre’nin söylediği gibi: “Kader gayrete aşıktır”.

Mücadeleler, bize yeni bir bakış açısı kazandırır ve içsel gücümüzü keşfetmemizi sağlar. Zorluklar, yıkıldığımızı düşündüğümüzde aslında yeniden doğma ve kendimizi bulma fırsatıdır. Bazen en derin acılar, zamanla en sağlam iyileşmelere ve eşsiz deneyimlere dönüşür. İçimizde, belki de en karanlık dönemlerimizde farkında olmadığımız bir güç saklıdır. Hayat, bizi ömrümüzün sonuna kadar bitmeyen hem fiziksel hem de ruhsal olarak bir yolculuğa çıkarır. Her adımda yeni bir derinlik ve anlam bizi bekler. Bu yolculukta yalnız olmadığımızı, sevgi ve destekle çevrili olduğumuzu bilmek, en büyük gücümüzdür. O halde bu yolculuk, şimdi değilse ne zaman?

Unutma, bu yoldan ne ilk geçen olacaksın ne de son. İlk düşen ya da dünyanın sonu gelmiş gibi hisseden de yalnızca sen olmayacaksın. Hayat seni ne kadar zorlar ve ne kadar sarsarsa sarssın, umudun olduğu her an, sen de var olacaksın. Hele etrafında seni düştüğünde kaldıran, üzüldüğünde sırtını sıvazlayan, her adımında koşulsuz seni destekleyen, dertlendiğinde dinleyen insanlar varsa, bil ki dünyanın en şanslısı sensin. İnan ki, bu dünyadaki en değerli varlık sensin. İşte tam da bu yüzden “Şimdi değilse ne zaman?”

Şartlar seni hangi yola sürüklerse sürüklesin, karanlığın en derin anında, o ilk umut ışığını yakalayarak aydınlığa ilk adımını atmış olursun. İçindeki güce inan, umudu, sevgiyi ve inancı kendine rehber alarak yoluna devam et. Zorluklar seni sarsıyorsa, işte o zaman kalkma vaktidir. Her düşüş, yeniden doğuşun başlangıcıdır. O halde, “Şimdi değilse ne zaman?”

Bu yolda, Edip Akbayram’ın “Güzel Günler Göreceğiz” ve Volkan Konak’ın “Mimoza Çiçeğim” şarkıları içindeki umudu yeşerterek sana eşlik etsin.

HAYDİ ŞİMDİ UMUT IŞIĞINI YAK!


İlginizi Çekebilir

Sayfaların Arasında

Işın GÜVEL

Tamam

Nurten SARI

Filmografi

Erol ÇOLAK